artık gerçek olmayan her şeyi çok gerçekçi yapıyorlar. gerçek dünya birilerine sanal gelmeye başlamış olmalı. bazı televizyonların gerçeğinden bile daha iyi bir görüntüsü olduğunu iddia ediyorlar. oysa içinde bulunduğum oda bile penceremden görünen "o" mezarlıktaki bir ağaç kadar gerçek değil. ne zaman yüzümü pencereye çevirsem bir daha, bir daha çarpılıyorum. dışarıda akıp giden yeşillere, grilere, mavilere inanamıyorum. artık pencereler bile sonsuzluk kadar uzaklar. tuşlara basmak perdemizi açmaktan daha kolay. salatalıktan güneş ışığı çıkartıyoruz, içimizde bir bilim adamının saplantıları. biz köprü trafiğinde debelenirken, kavşaktaki küçücük çimenlik alana esneye esneye yayılan bir köpeğin huzurunu istiyorum. çimenin sanalını yapıyorlar mı, peki ya huzurun?