öylece durdum. ne konuştum, ne ıslık çaldım. önce harflerden geçtim sonra notalardan. telefon tellerinden üç adımda sekip, çatıya kondum, sokağı seyre daldım. sokağı seyrettim zira içime bakmaktan korkmaktaydım. bulacaklarımdan değil, bulamayacaklarımdandı korkmam. yürüdüğüm yola baktım, dökülenleri görmek için. hiç bir şey yoktu. kargalar alıp götürmüşlerdir diye umdum. evime baktım, rüzgarla uçuşan perdelerine, gözlerim doldu. "evim" demek istedim, sesim çıkmadı. demek ki bir evim yoktu.
kendimden gidesim vardı, kendime varasım vardı. arada kalasım varmış. içimdeki koca bir arafmış.